21 Şubat 2011 Pazartesi

21 Ocak 2011'de Yazdığım, Bir Tiyatro Eleştirisi

     Bu akşam Küçük Tiyatro'da seyrettiğim 'İstibdat Kumpanyası' adlı oyunu çok beğendim... Düşünüyorum da, şimdiye kadar izlediğim oyunlar içinde beni en çok güldüren oyun buydu sanırım :))) Hem güldürdü hem de düşündürdü ki; iyi bir oyun öyle olmalı zaten. On oyuncu vardı; onu da çok başarılıydı. Müzikli ve danslı oyunda her şey harikaydı. Oyuncular, sanki ödüllü halk dansçıları gibi dans ettiler. Turne kapsamında Ankara'da bu oyunu sergileyen Trabzon Devlet Tiyatrosu oyuncularını kutluyorum. Abdülhamit'in İstibdat döneminde tiyatroya getirdiği sansürü işleyen oyun; bana şimdiki hükümetin sanata uyguladığı sansürleri hatırlattı; değişmeyen şeyler var malesef  :(  Salonu tıka basa dolduran biz seyirciler, oyuncuları ayakta alkışladık uzun süre. Oyunun sonunda bir oyuncu, 2009'da oyun sırasında sahnede kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden arkadaşları Halil Ayan'ın fotoğrafını sahneye koydu, yanına da fesini çıkarıp koydu. Sanırım onun oynadığı rolü şimdi o devralmıştı. Arkadaşları, aralarından ayrılan rol arkadaşlarını alkışlarken, kadın oyunculardan biri ağlıyordu..., hemen ardından ise rol gereği dans edip zor da olsa güldü. O an aklıma Onur Bayraktar geldi... Ayça Varlıer'in "Onur, dün çok zordu" sözü geldi aklıma :,(  Oyunculuk çok zor gerçekten. İçiniz kan ağlasa bile rol, gülmenizi gerektiriyorsa sahnedeyken zoru başarıp gülebilme becerisini gösterebilen gerçek oyuncudur işte !

1. Oyunda üç kez silah silah patladı, üçünde de korktum :))
2. Oyunun sonunda "Tiyatroya yapılan baskılar her daim devam etti" deniliyor, doğru !
3. Tiyatro alanında, Avrupa ve Türkiye'nin karşılaştırması yapılıyor İstibdat Kumpanyası'nda.
4. Komiklikler : Oyuncu, serenad yapacakken uzun hava okuyor :))

    Şöyle bir replik geçiyor oyunda; "Nerdesin Roxan? Lan burda biri noksan :))) , padişaha yaranmak ve kellelerinin gitmemesi için oyun içinde oynadıkları oyunda, replikleri değiştiriyorlar ; söylenmesinde sakınca bulunan sözleri ve kelimeleri söylemeyip; onların yerine başka şeyler uyduruyorlar ve bu da komikliklere yol açıyor :)

5. Oyuncuların oyunda söyledikleri birçok sözün ucu saraya dokunurmuş :)) ondan söyleyemiyorlar kimi sözcükleri :))
6. İstanbul, o dönem yakılan tiyatrolarıyla meşhurmuş. Günümüzde ise pek değişen bir şey yok gibi (kapatılan ve yıkılan, yıkılacak olan tiyatro salonları düşünüldüğünde)
7. Uygulanan baskıya isyan eden oyuncuların, İstanbul için söylediği söz :  " Bu yedi tepeli kafes, içinde hapis herkes ! "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder